15 Temmuz ve Batı Medyası

Standard

Türkiye’de darbe iddiasını ilk ortaya atan kisi ABD’li Ortadoğu Uzmanı Machael Rubin’dir. Rubin Türkiye’de işlerin kötüye gittigini ve Türk Ordusu’nun bir girisim yapma ihtimalinden bahseden bir yazı yayımlamıstır.

Yazının Türk Kamuoyunda yankı bulmasının ardından Genel Kurmay Başkanlıgı  demokrasi  vurgusu yaparak Emir komuta dışında hiçbir harekete taviz vermeyeceklerini açıklamak zorunda kalmıştır. Rubin daha sonra tepkiler üzerine darbeyi desteklemediğini sadece ihtimali söylediğini iddia etse de 15 Temmuz girişiminin  daha ilk saatlerinde “neden darbe Türkiye için Umut olabilir” yazısı Rubin’nin imzasıyla New York Post’da yayınlandı.

 Batı medyasının Erdoğan Almanya’dan sığınma talebi istedi veya jetle Ülkeyi terk etti gibi bir çok yalan haber üretmeleri ve bu haberleri takipçileriyle paylaşmaları Batı medyasının Manipülasyon ve dezenflasyon örneklerinden biriydi.

 Yine İngiltere’nin saygın gazetelerinden The guardion’un 17 temmuzdaki “seçimle iş başına gelmiş diktatörlüğe dikkat edin” yazısında  Türkiye demokrasisine eleştiriler yağdırması Batı medyasının Manipüle haberlerinden biriydi.

 The Ekonomist “Bay Erdoğan muhalefetle ihaneti aynı kefeye koyuyor. Türkiye coğulculuğuna karşı kendi darbesini ortaya koyuyor. Frenlemezse ülkesini daha fazla çatışma ve kaosa sokacak. Türkiye bugün NATO’ya girmek için başvursaydı zorlanırdı. İtifakın kötüye giden bir ülkeyi ihraç etmek gibi bir olanağı da yok ifadelerini kullandı.

Kısacası Türkiye’de “darbe girişiminde ikinci bir dalga olur mu?” sorusu tartışılırken batının endişesi seçilmiş hükümetin otoriterlesmesiydi.

Batının Türk milletinin demokrasi mücadelesini takdir etmek yerine darbe sonrası temizliği otoriterleşme olarak nitelemesi Demokrasi kavramını tekrar gözden geçirmeleri gerektiğini göstermektedir.